Abstract
1960'lardan günümüze sanat, 20. yy. ilk öncülerinin açtığı yoldan ilerlemiştir. sınırsız özgürlükler elde eden sanatçılar, insan bedeni dahil her türlü organik biçimi, teknolojinin kendisini teknoloji artığı hırdavatı, insan düşüncesinin yarattığı her türden bilgiyi araç olarak kullanabilmiş, tüm bunlara ek olarak Modernizmin sanat geleneği ile açtığı mesafe yüzünden önceden üretilmiş sanat yapıtlarını amaçlarına ulaşmak için yeniden üretmişlerdir.
Sürekli artan nesnel üretime ve nüfusa rağmen sanat çok az sayıda insanı ilgilendirmekte, sanatçı-sanat yapıtı-sanat alımlayıcısı arasındaki bağ giderek zayıflamaktadır. Toplumsal, siyasal, kültürel, ekonomik belirsizliklerle biçimlenen sanat yapıtlarındaki anlamın mesajların algılanması giderek zorlaşmaktadır. Bir zamanlar, sanatçı ve sanat alımlayıcısı arasında köprü işlevi gören sanat yapıtları çoğulcu bir ortamda yitip gitme riski altındadır. Sanatçı ve sanat alımlayıcıları, günlük ve sıradan olanla boğuşmaktadır. Sanat bir etkinlik olmaktan ziyade bir bilgi türü olarak söz konusu edilmektedir. Diğer bilgi türleri gibi sanat alanında da yoğunlaşma gerekmektedir. Ancak böylelikle üretilmiş ve üretilecek olan sanat yapıtlarının bir anlam ifade etmesi mümkün görülmektedir.
Çağlar boyu mesafeler kat eden, gelenek olan sanat; bu geleneği yıkarak yeni bir biçim dili sunan modern sanat; modernizmin yıktığı geleneği ve gelenek olan modernizmin kendisini sorgulayan post modern sanat, ortaya koyulan "Yeniden üretim" ler gözlemlendiğinde birer nitelik olarak gelişim, dönüşüm ve değişimler saptanabilmektedir.