Özet
17. 18. ve 19. yy'larda Ortaçağdaki niteliklerinden uzaklaşan duvar halı sanatı, 20. yy da yeniden kişiliğini kazanmış ve mimari mekanda işlevsel bir öge olarak kabul görmüştür. Gelişim aşamalarında geleneksel birikimlerin bir taban oluşturduğu gözlenir.
Son yıllarda ise, geleneksel halıya göre, düzenle-me, teknik ve malzeme yönün-den oldukça bağımsız uygulamaların önem kazanmaya başladığı görülmektedir. Kenevir, yün, at kılı, pamuk, jüt vb. gibi doğal ve yapay liflerin/ipliklerin, rölyef görünümlü, üç boyutlu ya da çevresel nitelikli bu uygu-lamaların, geleneksel duvar halısından daha değişik yapı ve özellikleri vardır.
Bu çalışma, sanatçıların tekstil malzemeleriyle sanat objeleri üretim süre-cine girmelerini ve anlamda ortaya koydukları yapıtların, irdelenerek tekstil sanatının ulaştığı boyutlarını göstermeye yöneliktir.
Malzemeye uygun strüktürün yakalanması, malzemenin bu yapılanmasında yüzey-de gelişen dokusal zenginliklerin beraberliğiyle meydana getirilen bütüne tasarlayıcısının vermek istediği imajı katabilmesi, aktarabilmesi tekstil objenin asıl gerçeğidir.