Özet
19.yy. ikinci yarısı ile 20 yy ilk yarısında ülkemizdeki batılılaşma hareketleri gelişimini sürdürürken bir taraftarında bu gelişmelere tepki duyanlar oluyordu. Bu dönemde meydana gelen ve süslememizle bütünleşen yeni mimari tarzı bu tepkiden doğduğunu söyleyebiliriz.
Batılılaşma Avrupa ile alışverişin başlangıcı olan Lale Devriyle ülkemize girmiştir. Etkileri öncelikle sanat dallarında görülmüştür.
Sayın Hocam Prof. Dr. Mustafa Cezar bir eserinde "Toplumlar arasında en hızlı ve kolay şekilde etki ve yayılma olanağı gösteren şey sanattır" sözünü yazmıştır.
Ülkemizde batılılaşma Avrupai tarzda mimariyle belirginleşmiştir. Tepki olarak 1. Ulusal Mimari Dönemi başlatılmıştır. Öncülüğünü Mimar Vedat Tek ve Mimar Ahmet Kemalettin'in yaptığı dönem oldukça etkili olmuştur.
Yaptığımız araştırmada bulduklarımıza mimariye bağlı olarak son dönemde yeniden üretime geçen Türk Çini Sanatı bu mimariye büyük katkılarda bulunmuştur.
Bu dönem yapılarında çini süsleme, dış cephede kemerli pencere üst köşelerinde görülmektedir. Özgün tasarımların yanısıra klasik dönem kompozisyonlarından kopyelerde kullanılmıştır.
Bu yüzyıl çini süslemelerine 15-16 yy. çini bezemeleri esin kaynağı olmuştur. Genelde kullanılan motif rumidir. Dönem özelliğini taşır şekilde kullanılmıştır. Son dönem sanat akımlarından (barok, rokoko, ampir, eklektizm) etkilenmiştir. Belca kullanılan renk turkuaz laciverttir. Dönem çinileri genellikle Kütahya ürünüdür, sıraltı tekniğinde yapılmıştır. Kütahya çiniciliğini harekete geçiren Hafız Mehmet Emin Usta'nın bu alandaki çalışmaları döneme imzasını atmıştır.
Yaptığımız araştırmayı pilot bölgeler olarak seçtiğimiz Beyoğlu, Eminönü, Fatih'te yoğunlaştırdığımız bölgeler, geçmiş dönemlerde de yapılanmanın görüldüğü sit alanlarıdır.
Çini, klasik dönemde saray ve dini yapılarda iç mekanda kullanılırken, 1850-1950 yılları arasında sivil mimaride ve dış cephede kullanılmıştır.