Özet
Neredeyse her kültürde farklı şekilde kendini gösteren "ölüyü uğurlama" adeti Türklerde de kendine mahsus bir hal almıştır. Orta Asya'da ölüyü gömmek, terk etmek yahut yakmak gibi uygulamalarla çeşitlilik arz eden bu adetler İslamiyet'in kabulünden sonra tek tipleşmiştir. Defin adetlerinin tek tipleşmesine karşın mezarı işaretlemek için kullanılan mezar taşları büyük çeşitlilik arz eder. Türklerin ilk İslami mezar taşları "kayrak taşı" ismiyle adlandırılmakta olup bunlar alçak boylu cilalı taşlar şeklinde tarif edilebilir. Anadolu'ya gelindiğinde mezar taşlarının ilk abidevi örnekleri Ahlat'ta bulunan mezar taşlarıdır. Bununla beraber Anadolu'daki hiçbir beylik mezarlarını bezemeli taşlarla işaretlemekten çekinmemiştir. Bu beyliklerden birisi de Osmanoğulları'dır. Daha sonraları Osmanlı Devleti olarak anılacak bu beyliğin 600 sene boyunca hüküm sürmesi form ve süslemelerinin çeşitlenmesine sebep olmuştur. Cumhuriyet devrine gelindiğinde Hasan Ali Yücel bu çeşitliliği değerlendirmek için Bursa'da bir mezar taşı müzesi kurma teşebbüsünde bulunmuş ve üç kişilik bir ekip oluşturmuştur. Ekibin çalışmalarını sürdürdüğü esnada Hasan Ali Yücel'in bakanlık koltuğundan ayrılması bu çalışmaların yarım kalması ile sonuçlanmıştır. Ancak çalışma sırasında toplanan taşlar zayi olmamış, Bursa Türk İslam Eserleri müzesindeki mezar taşı koleksiyonun çekirdeğini oluşturmuştur. Seneler içinde müzenin mezar taşı koleksiyonu genişlemiştir. Bu çalışmada da müzede bulunan ve iyi durumda olan 76 mezar taşı seçilmiş, şekil, süsleme ve taşıdıkları diğer özelliklere göre değerlendirilmiştir. 1377 ile 1923 arasına tarihlenen taşların 2 tanesi 14., 11 tanesi 15., 5 tanesi 16., 3 tanesi 17., 8 tanesi 18., 14 tanesi 19. ve 2 tanesi 20. yüzyıla aittir. Kalan 36 taşın üzerinde tarih kaydı yoktur yahut dönemi ile uyuşmamaktadır.